Âşık Mahzunî Şerif Kimdir? Hayatı, Eserleri, Türküleri, Albümleri, Özellikleri
Asıl ismiyle Şerif Cırık, mahlasıyla Âşık Mahzunî Şerif, 1940'ın başlarında Kahramanmaraş iline bağlı Afşin'in Berçenek Köyünde doğar. İleride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacaktır.

Asıl ismiyle Şerif Cırık, mahlasıyla Âşık Mahzunî Şerif, 1940'ın başlarında Kahramanmaraş iline bağlı Afşin'in Berçenek Köyünde doğar. İleride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacaktır.
1956 yılında Berçenek'e gelen ilk okuldan mezun olur. Berçenek'in okulsuz yıllarında, Elbistan'ın Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an eğitimi almış, Eski Türkçe okumuş ve yazmıştır.
1957 yılında Mersin Astsubay Okulu'na gider. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlenir. Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirir.
1960 yılında Ankara Ordu Donatım Teknik Okulu' nu başarıyla bitirir. Başarısının gereği Kuleli Askeri Lisesi'ni aynı yıllarda hak etmesine karşılık, toplumculuğa ve halk edebiyatına gönül verdiği ve Alevi olduğu için ordudan ihraç edilir.
1961'de Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışır. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adlı üç çocuğu olur. Bu yıldan itibaren, sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar. Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu olur.
1971'de Mahzuni üçüncü eşi Fatma Hanım'ı görür beğenir sever ve evlenir. Bu evliliklerinden Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocukları olur. Aynı yıl gerçekleşen askerî darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümeti nin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp 'Erim Erim Eriyesin' türküsünü patlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tutuklanır.
1972'de Gaziantep'deki evi kundaklandı. Ozanmız'ın tüm ödülleri ve arşivinin yandığı söyleniyor.
1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanır.
1962 - 1988 sürecinde defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür...
1989 -1991 yılları arasında 'Halk Ozanları Derneği' genel başkanlığını yapmıştır.
1997 yılının haziran ayında Almanya'da beyin kanaması geçirip, Almanya'nın Ulm Şehrinde tedavi görür.
1998 yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı.
Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur. Tüm türkülerinin yer aldığı 8 kitabı bulunan Ozanımız'ın, Bektaşı Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.
2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Âşık Mahzunî Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın kasım ayında kendisine, ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! " dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27. 12. 2001 tarihinde DGM'de yapıldı.
Halk şiirine ve türkülerine ömrünü veren Âşık Mahzuni, 62 yıllık ömrüne; 453 plak, 58 kaset ve yayınlanmış 8 kitap sığdırmıştır. Ayrıca TRT tarafından hazırlanmış iki belgeseli vardır.
2002 Mayıs ayının 17'si Mahzuni Severler için kara bir gün: Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Değerli Ozanımız 62 yaşında Almanya'nın Köln Şehrinde hayata gözlerini yumdu.
Şu an son ikâmetgâhı olan Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde bulunan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.
Âşık Mahzunî Şerif'in Türkülerinden Bazıları ve Sözleri
İŞTE GİDİYORUM İşte gidiyorum çeşmi siyahım Haydi dolaşalım yüce dağlarda Bağladım canımı zülfün teline BAYRAM GÜNÜ Bahar kış ile barışır İnsanın kökü derinde Şu bizim köyler bucaklar Der Mahzuni ahu zarım SAVULSUN GİTSİN Ambargo mambargo dinleme gardaş Bu herifler senden alır haşhaşı Elin gavurunu boşa çagırma Bu topraklar bizimdir bizim olacak BULDUĞU ZAMAN Gökte yıldız yerde ışık görülmez Çalışmadan yetim hakkını yeme Bak ne hale koydun garip başımı ZALİMİN ZULMÜ VARSA Karamanın koyunu Zalımın zulmü varsa At ölür meydan kalır Mahzuni bu rıhtıma YORGUNUM BUGÜN Ey doktor çekil başımdan Geçen günüm aylar gibi Bu yol gider vara vara Der Mahzuni bile bile CANANIM Bana yücelerden seyreden dilber Gönül sevdi benim günahım nedir Bu dünya misaldir çatısız hana AĞLAMA Kader böyle imiş böyle yazılmış Ceylan bakışını üzme boşuna Emanet eyledim benli kuzumu Mahzuni Şerif 'im yollar göründü EFENDİM (Güzel Dostum) Güzel dostum aramızda senlik benlik olur mu Aman aman aman güzel efendim Her baharda boz bulanıp, coşup coşup çağladın Aman aman aman güzel efendim Hey Mahzuni sevdiğimin sözünü ferman gördüm Aman aman aman güzel efendim |
BARIŞAK Ömrümün serdar'ı gönlümün şah'ı Ben giderim gönül senden gitmiyor Kara zülüflerin dökmüş kaşına GERİ DÖN Düşündükçe kan ağlıyor gözlerim Göçüm kalkmış Acemistan hoyunda Varıp gidip Elbistana karışsam ÇEKER GİDERİM Ben de bir peygamber olmuş olsaydım Bakmazdım zalimin gözü yaşına İnsan olduğu yön kıbledir bana Cehalet insana pusudur pusu Mahzuni hüner yok şah'ın tacında DERMANIM MI VAR Ben de şu dünyanın nesini sevem Anlamaz da garip gönlüm anlamaz Pare pare etti hakim yaramı DOKUNMA KEYFİNE Dokunma keyfine yalan dünya'nın Kimi hızlı gider uzun yol tutar Mahzuni bu nasıl yazı Mahzuni VEYSEL'E MEKTUP Sen bu bahçelerden çok gelip geçtin Ne haktan incindin ne de incittin Hak nurunu insanlarda aradın Dopdoluydun gezdim dedin beyhuda Kuru laf etmedin Mahzuni gibi VASİYETİM Ben Ölünce sevenlerim toplansın Ankarada yüklesinler dengimi İnanarak gittim yüce Allaha İki fidan dikin selviden olsun Yakın kaldı, yakın kaldı zamanım Can taşıyan canlı mutlaka ölür Mahzuni asalet sözüne doydum AL BİRİNİ VUR BİRİNE Yıkılası bozuk düzen Al birini vur birine Ağar kara saçım ağar Al birini vur birine Gel Mahzuni söyle sözü Al birini vur birine |